Kerem’e Cenk’in şaftını gördüğümü asla söylememeliydim. Bu yüzden hayal gücümü kullanarak benzer bir şey söyledim: "O kadar uzun bir şaftı var ki, kafası adeta mantar benzeri şişkin ve damarlı gövdesiyle göz kamaştırıyor. Gerçekten güçlü görünüyor… Onu emmekten dudaklarım morarıyor!" dedim. Tabii bunları söylerken kalbim çarpıntıdan hızlı atıyor ve nefes almakla uğraşıyordum. Bir an önce tuvalete gidip seni düşünerek işimi halletmiş olmalısın, değil mi?" dedi. Ne yanıt vereceğimi bilemedim. O sırada eteğin dar olduğundan diz hizasına kadar açılmıştı ve gözlerim yengemin pürüzsüz bacaklarına kayıyordu. Yengemin bacağına baktığımı fark edip, "Nereye bakıyorsun?" diye sordu. Tabii ki cevap veremedim, zaten yutmakta zorlanıyordum.